WIENWOCHE
Sanat ve Aktivizm Festivali
12.–21.09.2025 Viyana, Avusturya
Küratöryel beyan
İmparatorluklar çağında yaşıyoruz. Tek kutuplu, çok kutuplu – yine de imparatorluk. Güçler çeşitleniyor, ancak kontrol mekanizması varlığını sürdürüyor. Kölelik, zorla çalıştırılma ve sözleşmeli hizmetçilikten misafir işçiliğe, yasadışı ve hapsedilmiş temel işçiliğe kadar – ilişkiler sömürmeye devam ediyor. Yüzyıllar boyunca bedavaya çalıştık – şimdi ise hiçbir şey için çalışıyoruz. Abluka altındaki enerjilerimiz imparatorlukları ayakta tutuyor. Onların sürmesini biz sağlıyoruz. Nefes alacak yerimiz yok. Hayat yok, özgürlük yok.
Dünyaya ayak uydurmak, askeri-endüstriyel yapılarla uzlaşmak anlamına geliyor. Nihai hedefse, neoliberal dünya düzeninin savunulması. Dostlar, silahlanma yükünü paylaşmak zorunda kaldıkları bir özgürlükle bağlılar birbirine. Özgürlükse bir sindirme, zorlama ve demagoji aracına dönüştü.
Geniş cepheli stratejiler bir kez daha sermaye tarafından baltalanıyor. Bir başka iş modeli daha: Dostluklar hem geçici, hem de yatırım ve kârlarla ayrılmaz bir bütün. Değişen sermaye akımlarının etkisi altında, eski müttefikler ticari savaşlarda karşı karşıya geliyor. Sermaye yarışı, son Dünya Savaşı’nın galipleri arasında artan düşmanlığı körüklüyor ve antifaşizmin ortak mirasını seçici bir şekilde siliyor. İfade özgürlüğü kisvesi altında, liberal demokrasiyi sürdürme gündemi aşırı sağ tarafından benimseniyor. Normalleştirilmiş ve sistematikleştirilmiş ölüm ve baskı mantığına karşı kayıtsızlık bizi uyuşturuyor.
Sistemler, ideolojinin öldüğü yanılsamasıyla ayakta kalırken, aşırı sağ, çarpık bir çekim gücüyle sola çekiliyor: Milliyetçiler antiemperyalist sloganları yineliyor, aşırı sağ taleplerini başarıyla yaygınlaştırırken solun ekonomik modellerini altüst ediyor, radikal alternatifleri ele geçiriyor ve ırkçı kapitalizme karşı mücadele ediyor. Kendi içinde çelişkili ‘sol’, liberalleşme ve millileşme arasında bir dönüm noktasında dururken, antifaşist ve sömürgecilik karşıtı dünya kurma çabalarının birbirine bağlanması, hayal bile edilemeyecek bir ütopya olarak kalmaya devam ediyor.
İşgücü ve hammadde arayışındaki AB, stratejik olarak yeşil sömürgeciliği pekiştiriyor. Avrupa’nın çevresindeki sınır dışı etme kampları sayesinde ve sosyal hareketlere karşı suskun baskıyla vatandaşlarının konforunu koruyor. Aynen imparatorluklardaki gibi yollar da iyi biliniyor. Tarihsel tortuların katmanları zahmetsizce kendini sürdürüyor. Kurban rolüyle tarafsızlık arasında Avusturya, önleyici itaat kavramını dikkatle koruyor. Zayıf konumda olma zihniyeti bulaşıcıdır, dev hogweed gibi yayılır. Yaldızlı cephelerin ardındaki iskeletlerin gün yüzüne çıkması masumca karşılanıyor. Paraya dönüştürülmüş imparatorluk ve (post) nazist geçmişin ardında, baskıcıların torunları kapı bekçiliği yapıyor. Küresel çoğunluk, işgücü ve sermayenin ötesinde de paylaşılan, kayıpların telafisine dayanan, eşitlikçi yönelimleri teşvik eden birbirine bağlı, önemsizleştirilmiş gezegensel ortak acıları paylaşıyor. Tuna İmparatorluğu’nun Hint ve Güney Atlantik Okyanusları ile Akdeniz’deki kısa ömürlü sömürgeci emelleri, Bosna-Hersek’in ilhakı ve iç kolonizasyon süreçleriyle sona ermedi, ancak çeşitli biçimlerde yüceltilmiş anılar olarak varlığını sürdürüyor. İlkelere takılıp kalmamız şaşırtıcı değil!
Sessiz ve kararlı bir şekilde uçurumun
önünde duruyoruz
Ciğerlerimiz maden tozu, dokularımız
mikroplastiklerle dolu
Yangın boşuna parlıyor, cehennem çukuru çöküyor
Ağır nefesinizi tutun ve bilinenin ötesine geçin
Kazanacağımız sadece dünya ve nefes
alabileceğimiz bir gelecek
Jelena Micić
Araba Evelyn Johnston-Arthur